3-6 yaş arasındaki çocuklarla vakit geçirme fırsatı insana o yaşından bugüne kadar hayatını gözden geçirme şansı veriyor. Ben bu yaş aralığı ile vakit geçirmeyi çok seviyorum. Sohbet ortamlarında birçok insandan çocuklarla vakit geçirme konusunda pozitif yorumları duyuyorum. Sohbetlerin elektronik ortama taşındığı, günlük aktivitelerin, hayattaki değişimlerin sosyal medyada paylaşıldığı günümüzde yüz yüze olmasa da ekrandan ekrana çocuklar ve çocuklarla ilgili konularda – her konuda olduğu gibi – birçok “beylik” paylaşım da görüyoruz. Ben gerçekten bu söylemlerin ne kadarının doğru olduğunu, paylaşımları yapanların ne kadarının paylaştıklarını içten hissettiğini merak edenlerdenim.
Çocuklarla dünya, harita, ülkeler, iller gibi coğrafik konularda sohbetler etmenizi tavsiye ediyorum. Her çocuk birbirinden farklı ve her birinden çok farklı yorumlar geliyor. Ben şahsen hayvanları çok seven çocuk ebeveyni olarak hayvanlara göre tarifler yapmayı tercih ettim. Panda ülkesi, Kaplanların yaşadığı yerler, kangurular burada yaşıyor gibi… Uzakdoğulu gördüklerinde kulağıma eğilip “Panda ülkesi”, Afrikalı birini gördüklerinde “Evinde Aslan olan abi/abla” diye tarif edilmesinden hep çok mutlu oldum.
Ben coğrafya konusunda şanslı olanlardanım. Dünyaya geldiğim andan itibaren aile mesleği olarak içinde bulunduğum Turizm ve Otelcilik sektörü nedeniyle dünyanın her köşesinden insanla tanıştım, çok güzel dostluklar kurdum. Dünyadaki ülkelerin birçoğunu oturduğum yerde, kitaplar üzerinden değil insanlar ile sohbetler ile tanıdım. İlerleyen yaşlarda da yaptığım işler nedeniyle oldukça fazla sohbet ettim.
Seyahatlere başladığım ilk günden itibaren, seyahat organizasyonlarında en büyük zamanı konaklama tesisi seçmeye ayırdığımı fark ettim. Konaklama tesisi seçerken, neredeyse her kişinin yapacağı gibi, öncelikle tesisin konumuna baktım, şehir merkezinde ve hareketli yerleri tercih ettim. Elbette yine ilk sırada tesisin adı/markası yer alıyor. Konaklama esnasında otelin hizmetleri, temizliği, kalitesi, imkanları gibi herkesin dikkat ettiği konulara dikkat ettim. Ancak seyahatler yoğunlaştıkça ve arttıkça, seçtiğim tesislerin ana özelliklerinin tesisteki sistemler olduğunu ayırt etmeye başladım. En çok keyif aldığım tesisler her zaman teknolojiyi en etkin kullanan oteller oldu.
Konakladığınız tesisleri bir gözden geçirin. Kaç tanesinde odalara çıkılan asansörlerde/merdiven girişlerinde gerçekten güvenlik var, hiç düşündünüz mü? Herhangi birisi tesisin üst katlarına çıkıp oradan da odalara geçebilir mi? Tesislerin büyük bir çoğunluğu için “evet, geçebilir” cevabı verdiğinizi biliyorum. Peki, güvenliği sağlamak için önlem alan tesislerdeki güvenlik sistemleri yeterli mi? Bu soruya aynı tesis için bazılarımız “evet” derken, bazılarımız “hayır” diyebilirler.
Peki, günümüzün teknolojik gelişmelerine ne kadar uyum göstermiş bu tesisler? Kartlı oda kartı ile odasının kapısını açamayıp, kapıdan gerisin geriye resepsiyona gidip karta yeniden tanımlama yapılmasını istememiş kaç kişi vardır merak ediyorum. Ben her check-in esnasında mutlaka ikinci bir kart rica ediyorum. Ki odamın kapısından dönmeyeyim. Otellerin bazılarında aydınlatma sensörlerinin sağlıklı çalışmaması nedeniyle karanlıkta kalmak.. Suyun sıcaklığını ayarlayamadığın için soğuk veya çok sıcak suya maruz kalmak… Isıtma-soğutma-havalandırma sistemi ile cebelleşme…. TV’yi anlamak için harcanan süre ve bazen uzun süre çözememek..
Bu yazdıklarımdan sıkıntı çekmemiş olan var mıdır? “En üst grup tesislerde kaldığınızda bu tür sorunlar ile karşılaşmıyorsunuz” diye düşünenler vardır elbette. Tam anlamı ile geçerli olmasa da büyük oranda doğru. Ancak tüm bu en üst grup tesisler sistemlerini yenilemişler mi yoksa eski sistemlerle mi devam ediyorlar?
Teknoloji sürekli gelişiyor. Klavyenin bir harf tuşuna bastığınız anda dünyanın bir köşesinde mutlaka bir alanda bir gelişme gerçekleşiyor. Gelişmelerin bu kadar hızlı olduğu bir dönemde her şeyin bir anda değişmesini bekleyemeyiz elbette. Bir tesisin radikal bir değişiklik yapmasını beklemek hayalcilik olur. Ancak o kadar hızlı monte edilebilen sistemler hayatımıza eklendi ki, küçük dokunuşlar ile önemli değişiklikler yapılması işten bile değil. Ve bunların maliyetleri de çok düşük. Çok kırıp dökmeye de gerek yok. Birbiri ile iletişim kurabilen cihazlar ve sistemler ile çok hızlı bazı değişiklikler yapılabiliyor. Bu değişiklikler ile fark yaratmak da mümkün.
Şimdi bir hayal kuralım. Tesisin lobisinden odanıza kadar olan yolculuğunuzda;
Önce asansöre oda kartınızı okuttuğunuzu düşünün, sistem kartınızı tanıyor ve sizi gitmeniz gereken kata götürüyor, diğer katlara geçişinize izin vermiyor. Katınızda indiğinizde odanıza giden taraftaki ışıkların siz hareket ettikçe ortamı aydınlattığını ve sizin odanızın kapısına kadar olan alanı aydınlatıyor. Odanızın kapısına geldiğinizde, kapı siz kart okutmadan açılabiliyor “acaba kartım deaktif olmuş mudur? Acaba kapı açılacak mı?” gerginliğini yaşamıyorsunuz.
Odanızdan içeri girdiğinizde gördüğünüz duvara monte tabletten odanızdaki her şeyi yönetebiliyorsunuz ve bu tabletlerden yatağınızın başucunda da mevcut. Isıtma-soğutma sistemini, televizyonu, aydınlatmayı, radyoyu ve hatta cihazda kayıtlı müzikleri dinleyebiliyorsunuz. Dilerseniz kendinize ait mobil cihazlarınızı bu sistemlere bağlayıp odanın ses sisteminden kendi kaydettiğiniz müziği dinleyebiliyor, filmleri izleyebiliyorsunuz. Odanızın televizyonu kablosuz klavye ile yönetilebilen bir bilgisayar ekranına dönüşüyor. Buradan internete bağlanıp dilediğiniz işlemi yapabiliyorsunuz. Uzaktaki aileniz ile veya işyeriniz ile bu televizyon ekranından görüntülü görüşme yapabileceğiniz programlar aracılığı ile görüşüyorsunuz.
Sistem size farklı senaryolar uygulama imkanı sağlıyor. Odanıza girdiğinizde aydınlık olan odanızda klimalar güçlü şekilde çalışıyor ve müziğin sesi ortalama yüksek tonda. Uyumak için yatağınıza girdiğinizde ona uygun senaryoyu seçiyor ve aydınlatmayı dilediğiniz seviyeye çekiyor, siz uyuyuncaya kadar geri planda kısık bir müzik çalıyor.
Odanızı ne zaman terk ettiğiniz de bu sistem vasıtası ile otel görevlilerine ulaşıyor. Ve siz uyurken oda servisi kapıyı çalıp sizi uyandırmıyor veya siz duymadığınız için cevaplayamadığınızda odanızda sürpriz bir şekilde odayı düzenlemeye ve temizlemeye gelmiş görevliler ile karşı karşıya gelmiyorsunuz.
Tabii, bu arada güvenliğinizi unutmamak gerekiyor. Oda kasasındaki değerli malzemeleriniz parmak iziniz ile koruma altında. Odanıza otel görevliler dışında kimse giremiyor, çünkü kartı üzerinde taşımayan kimse odaya giremediği gibi, girse dahi sistem bunu fark edip o kişinin odadan çıkmamasını sağlıyor. Zaten lobiden sonra odanızın katına o katta konaklayanlar dışında kimse geçemiyor.
Yazdıklarımı 20 yıl önce dile getirsem çok hayalci olduğum dile getirilirdi. Ancak bugün bu yazdıklarımın hiçbirinin hayal olmadığını a&s Türkiye okuyan herkes biliyordur. Hatta benim az bile söylediğimi düşünenleriniz bile olabilir.
Peki çok mu maliyetli? Eğer çok köklü bir değişim düşünülüyorsa ve kırma-dökme varsa elbette maliyetli. Ancak bugün söz ettiğim kadarı olması bile basit çözümler ile bunların önemli bir kısmı gerçekleştirilebiliyor. Ve oldukça düşük maliyetler ile hayata geçirilebiliyor. Maliyeti düşük bu uygulamaların tesis misafirlerine etkisi ise maliyete göre olağanüstü pozitif olabiliyor.
Tesislerin bu sistemleri incelemesini, sistemleri sunanların da tesislere bunu doğru anlatması ile hayata geçecek olan bu uygulamalar yoğun seyahat edenlerin hayatını oldukça konforlu ve keyifli hale getirecektir eminim.